siirlerim-net
www.siirlerim-net.tr.gg  
  İletişim
  Ana Sayfa
  Forum
  Link listesi
  Lise1 Edebiyat kitabı cevaplar(2011-2012)
  Lise2 Edebiyat kitabı cevaplar(2011-2012)
  Lise 4 Edebiyat kitabı cevaplar(2011-2012)
  Edebi Sanatlar
  Şiirler
  => Aşık Veysel
  => Ahmet Hamdi TANPINAR
  => A.Kadir Bilgin
  => Abdurrahim Karakoç
  => Adnan Yücel
  => Adnan Özer
  => Afşar Timüçin
  => Ahmet Raif
  => Ahmet Ada
  => Ahmet Erhan
  => Ahmet Kutsi Tecer
  => Ahmet Mühip Dıranas
  => Ahmet Oktay
  => Aragon
  => Arif Nihat Asya
  => Atilla İlhan
  => Aziz Nesin
  => Bedri Rahmi Eyüboğlu
  => Behçet Necatigil
  => Behçet Aysan
  => Bedri Stıkı Erdoğan
  => Cahit Stıkı Tarakçı
  => Can Yücel
  => Cemal Süreya
  => Cemal Safi
  => Cezmi Ersöz
  => Ece Ayhan
  => Edip Cansever
  => Fazıl Hüsnü Dağlarca
  => Hilmi Yavuz
  => Hüseyin Yurttaş
  => Melih Cevdet Anday
  => Metin Demirtaş
  => Metin Eleoğlu
  => Murathan Mungan
  => Nazım Hikmet
  => Necip Fazıl Kısakürek
  => Nurullah Genç
  => Orhan Veli Kanık
  => Pablo Neruda
  => Paul Verlaine
  => Refik Durbaş
  => Rıfat ILGAZ
  => Salih Polat
  => Sezai Karakoç
  => Shakespeare
  => Sunay Akın
  => Turgut Uyar
  => Yahya Kemal Beyatlı
  => Yılmaz Erdoğan
  => Yılmaz Odabaşı
  => İlhan Berk
  => İbrahim Sadri
  => Ümit Yaşar Oğuzcan
  => Ömer Hayyam
  Şairlerimizin Hayatları
  Dil ve Anlatım kitaplarının cevapları (2011-2012)
  Güzel Sözler,Aşk Sözleri
  Atasözleri Ne Anlama Gelir
  Top liste
Salih Polat
SENİ TANIDIĞIMDA


Seni tanıdığımda
Med zamanıydı, kanat alıştırıyordu ay
Bakışlarının kardeşi, zümrüt toprak
Çaresizliğin sesini tanımlıyordu saatin
Sana yakışan da buydu
Ve bana, umutsuzca biliyorduk

Uzun yağmurlardan sonraydı
Seni tanıdığımda
Öğle vakti çıkabilirdik kırlara
Yeşerebilirdi bileklerimiz, gözlerimizde
Çiçekler açabilirdi, kalsak biraz daha
Çekirgeler fışkırabilirdi saçlarımızdan kelebekler
Sonunda karışıp gidebilirdik otlara ve kuşlara.

Apansız bulutlar, ışıklı hüzün çiçekleri
Yoldan geçen bir avcının çantasından
Dökülür gibiydi sesin
Seni tanıdığımda
Uzaktaydı kent yasalar, plastik dünya
Bilinçli unutkanlıklar uzaktaydı.

Yağmurun tanığıydın, şu ellerinle
Şimşeği yuvasına zorluyordun
Seni tanıdığımda
Gülümsüyordun




AŞK


çünkü sürüyor hayat
değişiyor herşey, aşk
aşk bizim en eski kederimiz
nehir yataklarından
deltalardan
biriktirdiğimiz

gün gelir, sorulur;
bir ağuyu çiğnemekten geliyoruz
ve aşktan
neredeydiniz?





KARANFİL


demek geldin
çoktandır hiçbir yerdeydin
ne kadar değişmemişsin
ellerin ne kadar kalabalık
gözlerin ne kadar ansızın
seni böyle değişmemiş görmedim hiç
demek geldin

bu kent burada her zamanki ilkesizliğini yaşıyor
bir çarşı her gün ölüp ölüp diriliyor
radyoda iyi ayarlanmamış bir istasyon
gibi insanın sinirine dokunan sesiyle
bu kent burada her zamanki ilkesizliğini
demek geldin
çoktandır hiçbiryerdeydin


sen denize bakıyorsun ya
ben sana aşkları anlatmak istiyorum
unutulmuş masalları
unutulmuş masallardaki aşkları anlatmak istiyorum
sen denize yürüyorsun ya
ben sana herkesten önce özgür olmak için
mahkum ranzalarındaki çentiklerden çalıp
kendi çentiklerime kattıklarımı
anlatmak istiyorum
çarpıp duran bir pencere kanadı gibi
çarpan kalbimi
sen denize gömülüyorsun ya
bir karanfil kalıyor
girdabında


PAYIMA DÜŞEN


herkes işinde gücünde
tohumu alınıp bostanda bırakılmış bir salatalık
gibi sararmış kurumuş elleriyle yün eğiren
şu nine işinde gücünde
arsa alım-satımıyla uğraşan profesör
ve öğrenmediği şeylerle sürekli sınanan
öğrenci işinde gücünde
saymakla bitiremediği paralarla
ellerinin ilişkisini araştıran veznedar
ve büyük kızını dün evlendiren
banka müdürü işinde gücünde
yeni bir sefere hazırlanan pilot
ve onun bir çok ülke dolaşmış olan çantası
kazasız belasız bir gün geçiren itfaiyeci
ve onun yangınlarla ilgili anıları
gece vardiyasına uyanan işçi
ve uyanmayan öfkesi
işinde gücünde şu çöplükteki tavuk
ki pamuk şekeri gibi civcivler hazırlanıyor

bana da oturup şiir yazmak kalıyor






GECE


sesizce iniyor mermer merdivenler
dolunay var minarenin arkasında
tıka basa bulut dolu ağaçlar
ne anlama geldiğini kimse bilmiyor bunun
yol üstünde unutulmuş yolculukların,
ayak seslerini biriktiren çocukların,
gecenin ne anlama geldiğini kimse bilmiyor.
zamana ekliyor kendini
herkes, ağlıyor







GÜLÜN İLKESİ


Dağa çizilmiş resimdir
Bir çocuğun babası olmak
Yakından balınca anlaşılmaz
Uzaktan belli eder kendini.

Taşrada yalnız yaşamaktır
Bir çocuğun babası olmak
Atlarla çarşıya girince köylüler
Upuzun bir turna katarı
Sonbaharın altını çizer.

Radyoda uygun bir istasyon aramak
Aynanın önünde yılların tortusunu taramak
Hep aynı dalda açmaktan yorulmak
Başka nedir, bir çocugun babası olmak?

Gülün ilkesidir vaktinde solmak.










 
www.siirlerim-net.tr.gg  
   
SAAT  
 


More Cool Stuff At POQbum.com

 
HABERLER  
  tütüne son  
 
 
 
Bugün 5 ziyaretçi (12 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol