Sana büyük bir sır söyleyeceğim
Korkuyorum senden
Korkuyorum yanınsıra gidenden
Pencerelere doğru akşam üzeri
El kol oynatışından
Söylenmeyen sözlerden
Korkuyorum hızlı-yavaş zamandan
Korkuyorum senden
Sana büyük bir sır söyleyeceğim
Kapat kapıları
Ölmek daha kolaydır, sevmekten
Bundandır işte benim yaşamaya
katlanmam
sevgilim...
BIRAKIP GİTTİN BENİ
bırakıp gittin beni bütün kapılarda
bütün çöllerde tek başıma kodun
şafakta arayıp öğle vakti yitirdiğim
vardığım hiç bir yerde değildin
sensiz bir odanın sahrasını nasıl anlatsam
hiçbir şeyin seni andırmadığı bir pazar kalabalığını
denizde dalgakırandan da boşluğunu bir günün
seslenip de senden cevap alamadığım sessizliği
bırakıp gittin beni kalarak olduğun yerde hareketsiz
her yerde bırakıp gittin beni gözlerinle
düşlerin yüreğiyle bırakıp gittin beni
yarım kalmış bir cümle gibi bırakıp gittin
düşen hep ben oldum en küçük kımıldanışında senden
başını çevirdiğin için ağladığımı görmedin hiç
bana bakıp görmediğin için
ben yokken içini çektiğin için
ayağına düşen gölgene acıdın mı hiç sen
BÜYÜK SIR
Sana büyük bir sır söyleyeceğim
Zaman sensin
Zaman kadındır ister ki hep okşansın
Diz çökülsün hep
Dökülmesi gereken bir giysi gibi ayaklarına.
Bir taranmış
Bir upuzun saç gibi zaman
Soluğun buğulandırıp sildiğin ayna gibi.
Zaman sensin, uyuyan sen
Şafakta ben uykusuz seni beklerken
Sensin gırtlağıma dalan, bir bıçak gibi...
Ah bu söyleyemediğim işkencesi hiç geçmeyen zamanın
Bu mavi çanaklarda kan gibi
Durdurulmuş zamanın işkencesi
Ah bu daha beter işkence hiç mi hiç giderilmemiş istekten
Bu göz susuzluğundan sen yürürken odada
Bense bilirim büyüyü bozmamak gerektiğini
Daha beter seni kaçak
Seni yabancı bilmekten
Aklın ayrı bir yerde gönlün ayrı bir yüzyılda kalmaktan
Tanrım ne ağırdır sözcükler
Asıl demek istediğim bu.
Hazzın ötesinde sevgim
Hiç bir zararın erişemeyeceği yerde bugün
Sevgim
Sen ki benim saat-şakağımda vurursun
Boğulurum soluk alıp vermesen
Tenimde bir duraksar ve yerleşir adımın.
......
Sana büyük bir sır söyleyeceğim
Korkuyorum senden
Korkuyorum yanın sıra gidenden pencerelere doğru akşam üzeri
El kol oynatışından söylenmeyen sözlerden
Korkuyorum hızlı ve yavaş zamandan
Korkuyorum senden.
Sana büyük bir sır söyleyeceğim
Kapat kapıları
Ölmek daha kolaydır sevmekten
Bundandır işte benim yaşamaya katlanmam
Sevgilim.
BECERİKSİZ...
Bir seni seviyorum
iki seni seviyorum
Üç seni seviyorum
Seni çokca seviyorum
Bunu söyleyebilmek için varımı gücümü sarfediyorum
Arzu edilen bir incelikle
Dünyada bilemedim ben o en küçük şeyi
Arzu uyandırmayı
Uyandırmayı istediğim anda bile
Buysa eğer sözü edilen duygu masum bir teşhirciliktir alt tarafı
Fiziksel olduğu kadar ahlaksal da bir konu
allahın belası şey tüm bunlar hiç de ferahlatıcı değil
Çekim gücü olarak sıfır noktası
ELSAYA ŞİİRLER
Sana büyük bir sır söyleyeceğim. Zaman sensin
Zaman kadındır. İster ki
Hep okşansın diz çökülsün hep
Dökülmesi gereken bir giysi gibi ayaklarına
Bir taranmış
Bir upuzun saç gibi zaman
Soluğun buğulandırıp sildiği ayna gibi
Zaman sensin uyuyan sen şafakta ben uykusuz seni beklerken
Sensin gırtlağıma dalan bir bıçak gibi
Ah bu söyleyemediğim işkencesi hiç geçmeyen zamanın
Bu durdurulmuş zamanın işkencesi mavi çanaklarda kan gibi
Bu göz susuzluğundan sen yürürken odada
Bense bilirim büyüyü bozmamak gerektiğini
Daha beter seni kaçak
Seni yabancı bilmekten
Aklın ayrı bir yerde gönlün ayrı bir yüzyılda kalmaktan
Tanrım ne ağırdır sözcükler. Asıl demek istediğim bu
Hazzın ötesinde sevgim hiçbir zararın erişemeyeceği yerde bugün sevgim
Sen ki benim saat-şakağımda vurursun
Boğulurum soluk alıp vermesen
Tenimde bir duraksar ve yerleşir adımın
Sana büyük bir sır söyleyeceğim. Her söz
Dudağımda bir dilenen zavallı
Acınacak birşey ellerin için kararan birşey bakışının altında
İşte bu yüzdendir sık sık seni seviyorum deyişim
Boynuna takabileceğin bir tümcenin o parlakca kalp kristali
Kaba konuşmamdan gücenme benim. Bu konuşma
Ateşte şu tatsız cızırtıyı çıkaran sudur o kadar
Sana büyük bir sır söyleyeceğim. Bilmem ben
Sana benzeyen zamandan söz açmayı
Bilmem senden söz açmayı bilir görünürüm
Tıpkı uzun bir süre garda
El sallayanlar gibi gittikten sonra trenler
Bilekleri sönerken yeni ağırlığından gözyaşlarının
Sana büyük bir sır söyleyeceğim. Korkuyorum senden
Korkuyorum yanın sıra gidenden. Pencerelere doğru akşam üzeri
El kol oynatışından söylenmeyen sözlerden
Korkuyorum hızlı ve yavaş zamandan korkuyorum senden
Sana büyük bir sır söyleyeceğim. Kapat kapıları
Ölmek daha kolaydır sevmekten
Bundandır işte benim yaşamaya katlanmam
Sevgilim.
RAMAK KALMIŞTI
Ramak kalmıştı
Gelmesine ölümün
Bir an bile değil
Çıplak bir el
Belirdi birdenbire
Gelip tuttu elimi
Günlere haftalara
Yitik renklerini
Kimdi bu geri veren
İnsansal evrenin
O bitimsiz yazına
Gerçekliğini geri veren kimdi
Ben ki ne olduğunu
Bilmediğim bir öfkeyle
Boğulurdum sürekli
Hayatıma büyük bir açıkhava
Kolyesi takmak için
Yetti iki kol yetti
Küçücük bir hareketti
Uyurken bir okşayış
Ya da bir soluk
Yüzümde gezinen
Ya da bir çiy
Omuzuma yağmış
Alnıma geceleyin
Yaslanan bir alındı
İki iri gözdü açılmış
Ve bir anda evet bir anda
Tüm evrende ne varsa
Dönüştü bir buğday tarlasına
DORUKLARIN UYKULAR ÜSTÜNE YÜKSELDİĞİ YER
Büyük kayalar bana dedi ki aramıza geliyorsun ama
Seni saran bu yürek yok mu hiç yeryüzünde
Başımı salladım ve öldü diye yanıtladım
Dilsiz koca kayalar diz çöktüler önümde.
SÜREKLİ DEVİNİM..
Bir kar altında
birinde bir çocuk
fırlatıp attı ruhunu
ama bilmiyordu
kapatıyor gözlerinin kapaklarını
Bir çift
bir kadın ve bir erkek yani
birinde birinde
yol boyunca yol boyunca
ikili bir çift ikiden
Soğuk ve sıcak birinde
Tam sırasıydı
Ve oldu
Şarkı söylüyordu
yassı çörek yiyor tepsi güneşte
Görüntüsü onun suda
Birinde suda birinde
bir su ırmağıydı
ıslatır su saydam beyaz
ıslak çiçek
DEKORLAR
Ne kadar ufuk değişsekte
Yürekte ahenksizlik kalan
Kişiler kişiler kişiler
Bütün bu saçmalıklar içinde
Sadece dekoru bize kalan
O alıp hep eve getirirdi
Aptal ve yobaz olanları
Okurdum tembelce uzaklaşmayı
Mevsimden kaçan bir gün gibi
Sadece dekoru bize kalan
Ne kadar balık değişsekte
Bütün sulardır tatlı olan
Bütün gözyaşları buharlaşan
Aylar geçip skor yazan
Sadece dekoru bize kalan
Ne kadar hapishane değişsekte
Ruhumuz ve bedenimiz taşınan
Aylar geçip skor yazan
Bu kadar iğrenç ihanetteler
Ateşler ve esinlikler
Sadece dekoru bize kalan
Kalp bu ekmek gibi kırdığımız
Sığırcık kuşları onu gagalayan
Gitmeliydim kalmak oldu hatamız
Meşalenin son ışığından
Sadece dekoru bize kalan