KONYA DA

Benim yarim bezden kilim
Dokur Konya`da Konya`da
Bülbül olmuş dertli dilim
Şakır Konya`da Konya`da
Kardeşim kendinden geçmiş
Nur çeşmesinden su içmiş
Hasret kitabını açmış
Okur Konya`da Konya`da
Gurbet ekmek ben katığım
Nişansız düşmüş tetiğim
Yazılmış nüfus kütüğüm
Şükür Konya`da Konya`da
Mevlana`nın sezmediği
Mantıkları çözmediği
Kitapların yazmadığı
Fikir Konya`da Konya`da
Ayrılıktan yemiş tekme
Yakma gurbet onu yakma
Burda gezdiğine bakma
Bekir Konya`da Konya`da
AYAK SESLERİ

Her akşam işte böyle gam gelir bana,
Benden kederli bir adam gelir bana!
Dostum değil gelen, benim garipliğim,
Dostum mu var ki bir selam gelir bana?
Zehr oldu yar elinden içtiğim kadeh
Zemzem de sunsalar, haram gelir bana!
Ağlar gönül o yemyeşil baharlara,
Meltemlerin hayali sam gelir bana!
Hüzzam olup giden o gizli yankılar,
Hala döner, makam makam gelir bana...
Toprak bu ızdırabı örtmez yarın,
Taş yağsa kubbe kubbe tam gelir bana!..
Dinler elif adım adım bu sesleri,
Her akşam işte böyle gam gelir bana
UZAKTAN UZAĞA

Gel deniz bakışlım, sel gibi coş gel,
Bana doğru köpür, bana doğru ak...
Ne haberin gelir, ne mektup, ne tel;
Sen benden uzakta, ben senden uzak...
Her sesi bir âh olur sînemi deler!
Hasretinle neler çekmedim, neler...
Aldı bizi bizden bu mesafeler
Sen benden uzakta, ben senden uzak...
Ben ayna misâli, sen içimde sır;
Ruhum varlığını, seninle tanır.
Ah nasıl yaşanır, nasıl yaşanır?
Sen benden uzakta, ben senden uzak...
Bahtım taştan katı, topraktan yalnız!
Gel ey sarışınlık, gel ruhuma sız...
İkiye bölünmüş sıcaklığımız;
Sen benden uzakta, ben senden uzak...
Ah o şuh sarhoşluk, ah o tatlı dem!
O baygın hararet, o nefes, o nem...
Bu ayrılık pek çok sürer mi bilmem,
Sen benden uzakta, ben senden uzak...
Ey sabah! Ey bakir aydınlık! Sükûn!
Yaklaştır yüzünü, yüzüme dokun!
Gökler yere değmiş, dağ dağa yakın;
Sen benden uzakta ben senden uzak...
Gönül Mecnûn olmuş, kaderim Leylâ!
Ne çöl var ortada, ne dağ, ne yayla...
Gün güne, yıl yıla kavuştu, hâlâ
Sen benden uzakta, ben senden uzak...
YAĞMURDA UNUTULAN ŞARKI

Önce bir yağmur bir yağmur iki gözüm
Önce ıpıslak iki kuş
Sonra yıkılmış evrenler geçti vitrinlerden
Sonra insanlar iki gözüm
İnsanlar
Kahrolmuş
Islak senaryolar üstüne ta iç boşluktan
Boyut boyut yalnızlıklar ağıyordu
Öksüz anılar üstüne iki gözüm
Kırık ikindiler üstüne
Kuşkulu bir yağmur yağıyordu
İkişer üçer yitiriyordum seni kavşaklarda
Yollar ayak bileklerime dolanıyordu hep
Taş taş çöküyordu en kutsal yapılar
Yüzler karanlıktı iki gözüm
Düşünceler dar
Bir geçit bulamıyordum sana
Ellerim yordamlarını yitirmişti üstelik
Hep yabancıydı çaldığım kapılar
Oysaki, son çağrımdı bu ta can köşemden
Oysa yürek yürek son yeşermemdi
Çağ çağ, kanat kanat, sevgi, ışık, nur
Ah sonra o yağmur iki gözüm
Ah sonra o
Yağmur
Şimdi,
En kırık vaktidir uzak imbatların
Öykümüzün en yaralı yerinden
Damlar yüreğime ılık bir sızı
Sonra birden duyar gibi olurum
Hoyrat yağmurlar altında
Martı çığlıklarına karışıp giden
Çocuksu şarkımızı...